İLAHİ AŞKIN SESİ VE HAFIZ ABDULLAH NAZIRLI

Hafız Abdullah Nazırlı,1920 yılında Elazığ’ın Hoş köyünde dünyaya gelen, bütün ömrünü Kur’an eğitim ve öğretimine hasretmiş ehl-i irfân bir Kurra Hafızı, bir vakıf insandır.

Otuz yılı resmî ve otuz yılı fahrî olmak üzere altmış yıl boyunca, bin kadar hafız yetiştirmenin yanında beşbin kadar insana da Kur’an-ı Kerîm’i öğretmiş, “Bana bu dünyada okumak, okutmak, yazmak ve anlatmak çok sevdirildi” diyerek hayatının gayesini de bu ifade ile özetlemiş bir âlimdir Hafız Abdullah Nazırlı…

Hafızlığının yanında aruz ve hece vezni ile halk edebiyatı ve dîvan edebiyatı tarzında şiirler de yazmış bunları “Gaye”, “Gönülden Gelen Sesler” ve “Dîvan-ı Nâzlı” ismini verdiği kitaplarda neşretmiştir. Hafız’ın Osmanlıca el yazması doksan cilde varan eserinden bazıları günümüz Türkçesine aktarılmıştır.

Nât’ı Şerif, münâcât ve ilâhîler yazan Hafız Abdullah Nazırlı bir gece gördüğü bir rüya üzerine uyanır ve şu “Nâ’t-ı Şerîf’i yazar;

Ey Resul-i mücteba sen Rahmeti Rahman mısın ?
Ey Habib-i Kibriya sen Zübde-i ihsanmısın ?
Ey Hakikat Ma’deni, ey din ü iman mahzeni,
Ey ilm ü irfan membaı sen mekteb’i irfanmısın ?
Hak-i Payinle semavat cilvelendi aşk ile,
Sen Huzur-ı Rabbi İzzet de duran bir can mısın ?
Bu ne devlettir; nazlı ümmetin olmuş senin
Ben gibi mücrim olana sen şefaat-kan mısın ?

Bir diğer şiirinde Kur’an-ı Kerîm için aşağıdaki mısraları yazmıştır;

Kelâm-ı Hak Teâlâ’dır bu Kur’an-ı Azimuşşan
Kitab-ı-Rabbi-A’ladır bu Kur’an-ı Azimuşşan
Ulum-ı-Din’ü-dünya bu kitabullah’da Cami’dir
Sıfat-ı Zât-ı-Mevlâ’dır bu Kur’an-ı Azimuşşan 

Âlim ve Kurra Hafızı Abdullah Nazırlı, şairliğinin yanı sıra hat san’âtı ve mûsıkî ile de yakından ilgilidir. Ezanın makama uygun tarzda okunmasına önem verir. Bununla ilgili bir de bir arşiv oluşturmuştur. Bu arşivde kendisinin de okuduğu Kur’an-ı Kerîm, ilâhî ve kasîdeler de yer almaktadır.

Vizyonu “Hayâlini kurduğumuz daha yaşanabilir bir dünya için üzerine düşeni hassasiyetle yapmak” ve ”ülkemizde yaşayan herkesin mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesinin ancak ilâhî aşkı anlamakla mümkün olduğunu hatırlamayı ve bunun sağlanması için de projeler geliştirmeyi kendisine gaye edinmiş” olan Hafız Abdullah Nazırlı Vakfı (HAN Vakfı), Hafız Abdullah Nazırlı ve evlâdı Vehbi Nazırlı tarafından tesis edilmiştir.

Değerlerin yok olmaya başladığı, gündelik işlerin yoğunluğu içinde kaybolan insan ve insana ait değerleri bir kere daha hatırlamak, insanın, kâmil insan olma yolundaki gelişimine katkı sağlamak, marifete hasret gönüllere bir sadâ olabilmek, ilâhî aşka erişme yolunda farkındalık oluşturmak, ilâhî aşka ulaşma yollarını farklı bir bakış açısıyla ele almak üzere HAN Vakfı’nın; birincisini 2016 yılında, ikincisini 2020 yılında düzenlediği “İlâhî Aşkın Sesi Milletlerarası Beste Yarışması” etkinlikleri ile şiir ve mûsıkînin birleştirici gücünden yararlanarak, sevgi, huzur ve ilâhî aşk mesajları verilmesi hedeflenmiştir.

“2. İlâhî Aşkın Sesi Milletlerarası Beste Yarışması”nın icrâ kurulunda: Ali Coşkun (Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı), M. Vehbi Nazırlı (HAN Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı), Doç. Dr. M. Salim Tokaç (Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü) Pof. Dr. Suat Kıyak (Gazi Üniv. Fen Fakültesi), Mehmet D. Özülker (Gazeteci), Dr. Süleyman Bektaş (TRT Müzik Koordinatörü) yer almış, yarışmanın jüri üyeliklerini ise Amir Ateş, Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, Erdoğan Tozoğlu ve Mustafa Hakan Alvan yapmışlardır. Bu yarışmada bestelenen eserlerin notaları kitaplaştırılarak yayınlanmış; dereceye giren eserler ise Yunus Emre Enstitüsü’nün finans desteği ile seslendirilmiş ve CD haline getirilmiştir.

İnsanın gönül tellerini titreştiren bir vasıta olarak mûsıkînin; vicdanı, iyilik ve güzelliği ortaya çıkartmaya vesîle olması açısından kültür aktarımındaki önemi, ehlinin malûmlarıdır.

Bu gayeye matuf olmak üzere, Hafız Abdullah Nazırlı’nın şiirleri, Türk-İslâm Tasavvuf Mûsıkîsi san’âtına hizmet eden yetenekli besteciler tarafından HAN Vakfı’nın yarışmalarında bestelenmiş ve yayınlanmıştır.

☆☆☆

Bir Hadîs-i Şerîf’te buyrulur:
Ümmetimden iki sınıf sâlih olursa, ümmette sâlih olur. Umera ve Ulema” (Râvî: Hz. İbni Abbas).

Hoca Ahmed Yesevî’nin âlim ve ârifler için hikmetli sözlerine bakılacak olursa:

Gönül ülkesine yelken açan ve ilmiyle amel eden gerçek âlimi, Allah ârif kılar buyurur, ârifler ise mertler denizinin gerçek yolcularıdır”, der. “Âriflerin dert erbabının yâranı olduğunu, dünyanın hırslarına kapılmadıklarını ve menfaatlerini gözetmediklerini, cân mülkünde elem çektiklerini, sır ehli olduklarını, Hakk’ın hakikâtine vâsıl olanlar zümresine dahil olduklarını” belirtir.

Hoca Ahmed Yesevî, “âlim ve âriflerle beraberliği, âlemle bir ve beraber olmak; yoksunluğu ise büsbütün yalnızlık, hatta câhillerin halkasından kurtulamamak” olarak ifade buyurur. Yesevî’ye göre; “güzel ve erdemli söz ve fiillerin kendisinden neşet etmediği bu câhiller mahfili, bilgelerin yokluğunda daha da câhilleşecek, hayırlı ortamlar zevâl bulacaktır. Zira hakîm ve bilgelerin terk ettiği mekânlar, rehber ve ustalardan yoksun kalır, hayat damarları kesilir, cılızlaşır ve ölür. Onların yokluğu, bütün insanlığın yokluğu gibidir. Yolu aydınlatıp ışıtan yol işaretlerinin şavkları söndüğünde, karanlığın ve zulmetin kör ettiği cehâlet mekânları hayat bulur” demektedir. Ahmet Yesevî (171. Hikmetinde) aşağıdaki sözleri serdeder:

Alimi tut izzet, eyle ikram,
Alimler açar cümle müşkülatı,
Alimi Kur'an içre öğer, dostlar.
Cahiller cehlini kim döker, dostlar.


Doğru-yanlış'ı beyanını alim bilir,
Helal-haram farkını avam nereden bilir?
Alimlerden avamiler çok fayda olur,
Bu dünyada iyi adını edinir, dostlar.


Cahil avam alim sözünü hiç dinlemez,
Değme cahil özünü hiç anlamaz.
Alimi Allah avama denk eylemez,
Her alim yüz bin avama yeter, dostlar.


Olmasa alim avam neye yarar,
Kılmaz idi yer ve gök, alem bakar.
Kılmışı için alim günah görür,
Gök tarafına aşmaz yerde durur, dostlar.


Din ve dünya alim ile olur hasıl,
İbadet kılsa kabul, Hakk'a vasıl.
İtikad kıl, gerek olsa temiz nesil,
Gerçek aşık bir söze baş eğer, dostlar.

Avam tendir alimdir tende can gibi,
Şah Hüseyn olsa alim gerek hem gibi,
İns ve cinde alim melek, cahil iblis gibi,
Tutmayın karışık, zinhar inkar, dostlar.

Alimleri hor görmek geğildir reva,
Hor görmez o hem yine yer-gök, heva.
Nice ki fakir, miskin o bi-neva,
Alimi hor görmeyin asla, dostlar.

Alimi hor görse o küfr ve nifak,
Nass hadis var ins ve cin ittifak ile,
Alimi seven mü'min yüzü apak,
Sorgusu yok günahından inkâr, dostlar.

Hoca Ahmed'e ilham verdi söylesin diye,
Her alimin değerini bilsin diye,
Her kim bilse, bunu amel kılsın diye,
Alim izzetin kılan cennet girer, dostlar.

☆☆☆

Ömrünü Allah yolunda hizmet etmeye vakfetmiş Elazığ’ın kanâat önderi, Âlim, Hafız, Mûsıkîşinas, Hattat ve Kurra Hafızı Abdullah Nazırlı’nın 12 şubat 2021 günü dâr’ül-bekaya irtihâli ve Rahmet-i Rahmân’a kavuşması münasebetiyle hâne halkı ve ahfadına sabr-ı Cemîl diliyorum, Rahmet ola inşâ’Allah…

Prof.Dr.Suat KIYAK