HELAL, HARAM VE HELAL GIDA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

HELAL, HARAM VE HELAL GIDA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR – Han Vakfı Helal Belge

Helal, Haram Hükmünü Belirleme Yetkisi

Helal ve haram hükmünü belirleme yetkisinin yalnız Allah’a (c.c) ait olduğu aşağıdaki ayet ve hadislerde açıkça zikredilmiştir. Ayetler ve hadislerden açıkça anlaşılacağı üzere emir, nehiy, helal ve haram vazetme hakkı yalnız Allah’a (c.c) aittir.

Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez (Maide Suresi, 5/87).

Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dediler ki: “Bunlar yasaklanmış hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. (Şunlar da) sırtları (binilmesi ve yük yüklemesi) haram edilmiş hayvanlardır.” Bir kısım hayvanları da keserken üzerlerine Allah’ın adını anmazlar. (Bütün bunları) Allah’a iftira ederek yaparlar. Bu iftiraları sebebiyle Allah onları cezalandıracaktır (En’am Suresi, 6/138).

De ki: “Allah’ın kulları için yarattığı süsü, temiz ve iyi rızıkları kim haram kıldı?” De ki: “Onlar dünya hayatında müminlere yaraşır; kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsus olacaktır.” İşte bilmek isteyen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz (Araf Suresi, 7/32).       

De ki: “Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir kısmını helâl bir kısmını haram saymanıza ne demeli?” De ki: “Buna Allah mı izin verdi yoksa Allah adına hüküm mü uyduruyorsunuz?’’ (Yunus Suresi, 10/59).

Ağzınıza geldiği gibi yalan-yanlış konuşarak “Bu helaldir-bu haramdır.” demeyin. Çünkü Allah hakkında asılsız şey söylemiş olursunuz. Allah hakkında asılsız söz söyleyenler iflah olmazlar (Nahl Suresi, 16/116).

Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terk edilmiş olarak kalırsın (İsra Suresi, 17/22).

Yapılması gereken işte budur. Kim Allah’ın koyduğu yasaklara saygı gösterirse bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Size vahiy ile (haramlığı) bildirilenlerin dışındaki hayvanları yemeniz helâl kılınmıştır. Öyleyse pislikten yani putlardan uzak durun ve asılsız sözden de kaçının (Hac Suresi,  22/30).

Haram ve gayri meşru, dinî bir kavram olup bunu tayin de sadece Allah’ın tasarrufunda olan bir konudur. Hz. Peygamber’in bu konudaki hadisleri, Allah’ın hükmünü ve iradesini beyandan ibarettir. Kur’an’ın Ehl-i kitapla ilgili olarak “Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu Îsâ’yı Rab edindiler…” (et-Tevbe 9/31) âyeti nâzil olduğunda, daha önce Hıristiyan iken Müslüman olan Adî b. Hâtim Hz. Peygamber’e gelerek,”Ya Resûlallah! Onlar din adamlarına ibadet etmediler ki!” demiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu açıklamayı yapmıştır: “Evet, dediğin doğrudur. Ancak Yahudi ve Hıristiyan din adamları helâli haram, haramı da helâl saymışlar, onlar da buna tâbi olmuşlardır. İşte onların din adamlarına ibadet etmeleri bundan ibarettir.”(Tirmizî, “Tefsîr”, 9-10).

Selman el-Farisî ve İbnİ Abbâs ( r.a) anlatıyorlar: Rasulüllah ( s.a.v) buyurdular ki:

Helâl, Allah-üTeâlâ hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah-üTeâlâ Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz (Tirmizi, Libas 6, (1726)  İbnu Mace, Et’ime 60, (3367)).

İlahi vahyi, bir Müslüman olarak bizzat Allah (c.c) Kelamından ve en güzel yorumu olan sahih sünnetten öğrenebiliriz. Ancak bu konuda fertlerin bireysel ve sübjektif tercih ve değerlendirmelere göre davranmalarının da isabetli bir yol olmadığı, fertleri mesuliyetten kurtarmayacağı, bu konunun İslam hukuk disiplini içerisinde belli bir ilmî ve idari otoriteye bağlanmasının gerekliliği de açıktır.           

Şunu da belirtmek gerekir ki, bir hususun Allah (c.c)  tarafından açıkça ve doğrudan haram kılınması ile dolaylı olarak yasaklanması arasında ince bir fark bulunduğu gibi, İslam âlimlerinin bir emir ve yasağı kesin nasların veya dolaylı nasların kapsamında kabul etmeleri arasında da belli ölçüde fark vardır. Dolayısı ile emir ve yasakların kapsamında olan ve olmayan hususların düzenlemesini fıkıh mezhepleri belli ölçüde başarmış, emir, yasak, helal ve haramların sınırını çizip muhtevasını belirlemede devirlerinin şartlarına göre bazı usul ve esaslar geliştirmişlerdir.